7 Mehmet Lokantasına her gidişimde sanki ilk kez gidiyormuşum gibi heyecan duyuyorum. Gerek menüsü çok geniş olduğundan daha önce deneyemediğim yemekler için, gerekse daha önce deneyip beni çok mutlu eden yemeklere tekrar kavuşacağım için duyulan bir heyecan bu. Bayramdaki son Antalya ziyaretimde yine bir 7 Mehmet ziyareti yapmak istedim. Ancak o kadar talep vardı ki rezervasyon yaptıramadım. Bu benim için Türk mutfağı adına aslında çok gurur duyduğum bir durum oldu. Bu kadar çok sandalyesi olan bir lokantanın birkaç gün sonrası için dolu olması ne kadar doğru bir iş yaptıklarının göstergesi. Başka lokantalar için de, demek olabiliyormuş, doğru işletme anlayışı ile biz de yapabiliriz demenin örneklemesi.
Gerçekten 7 Mehmet Lokantası, Antalya gibi neredeyse tüm otellerin herşey dahil sistemiyle çalıştığı bir şehirde bütün sandalyelerini doldurabiliyor. Bunun bence pek çok nedeni var. Benim tüm tarihi lokantalar içinde en çok sevdiklerimden biri olması da aslında hemşerim olmasından değil, birazdan bahsedeceğim doğru lokantacılık yapmalarından dolayı. En başta yerel ürünleri çok iyi tanımaları ve üretici ile birlikte çalışarak bu ürünleri geliştirmeleri. Bu sayede doğru mevsimde doğru ürün ve tazelik kriterlerini sağlayabiliyorlar ki takip edenler bilir, Michelin yıldızlı restaurantlar bu kriterlere uymak zorundadır. Neredeyse tüm ürünler Antalya ve yöresinden. Sadece zeytinyağını Kuzey Ege’den aldıklarını öğrendim. Antalya’nın kendine özgü zeytin çeşitleri vardır. Beycik ve tavşanyüreği. Bu zeytinlerin yağını neden kullanmadıklarını sormak sonradan aklıma geldi. Zaten çok yoğun bir saatte gittiğimiz için, işletme sahibi Mehmet Bey’le derin bir sohbete fırsat bulamadık. İnşallah bir dahaki sefere.
Bu ziyaretimde mevsime uygun meze ağırlıklı bir menü tercih ettik. Alttaki her fotonun altında yemeğin adı yazılı. Ben tek tek yemek değerlendirmesi yapmayı sevmiyorum. Ama şu kadarını söyleyeyim; denediğimiz her ürün bence hem türünün tek örneği hem de çok lezzetli idi. Ana yemek olarak ise dana bonfile ve yanında bademli pilav aldık. Bonfile çok güzeldi ancak bizim için unutulmaz lezzet bademli pilav oldu. Gerçekten gasrtonomi dünyası için görkemli bir başyapıt diyebileceğimiz kadar unutulmazdı. Tatlı ise klasik: tahinli kabak tatlısı. Bütün bu lezzetleri tadarken ilk fotoda gördüğünüz manzaranın tadını bile çıkarmayı unuttuk.
Peki, rezervasyon için yer bulamadık demiştim. Onu nasıl hellettiniz derseniz azıcık torpil yaptırdık. İşletmenin 3. kuşak temsilcisi, dedesinin ve lokantanın ismini hakkıyla, hatta üzerine koyarak taşıyan sevgili Mehmet Akdağ beyefendiye, sıcak ilgisi ve eşsiz konukseverliği için çok teşekkür ederiz.