İskender’in dönen kebabı nasıl dünyaya yayıldı?
Eskiden Bursa’da kuzu bir bütün olarak ve yere paralel biçimde, odun kömürlü bir ocakta pişirilmekteymiş. Et pişirme konusunda uzman bir aileden gelen İskender Efendi, 1867 yılında kuzu etinin farklı bölümlerinin kendine has lezzetlerini müşterilerine eşit oranda dağıtmayı düşünmüş. Kuzu etini sinir ve kemiklerinden ayırarak, plakalar halinde hazırladığı özel etleri dikey bir çubuğa kat kat yerleştirmiş ve yine kendi tasarladığı dik bir ocağın önünde döndürerek, odun kömürü ile pişirmiş. Bu yeni yöntem Bursa’da çok beğenilmiş ve adına “İskender’in Dönen Kebabı” denmeye başlanmış. Uludağ yaylalarındaki otlar ve kekik ile beslenen koyun ve kuzu etlerinin farklı bölümlerinin lezzetlerinin birbiriyle karışmasıyla ortaya çıkan dönen kebap; pide, özel tereyağı, sos, yoğurt, domates, yeşilbiber ve yanında da şıra (kuru üzümden elde edilen bir içecek) ile servis edilirken ünü de dilden dile yayılmaya başlamış.
Mehmet oğlu İskender Efendi, bu eşsiz lezzeti daha çok kişiye ulaştırabilmek için Bursa Kayhan Camiinin altındaki dükkânlarında müşterilerine sunmaya başlamış. İskender Efendi’nin oğullarından Nurettin Bey, 1930’lu yıllara gelindiğinde küçük kardeşi Cevat Bey ile birlikte bugünkü Atatürk Caddesi, Tayyare Kültür Merkezi yanındaki “Köşe Mavi Dükkân”a taşınarak, bu dükkânı işletmeye başlamış. O dükkân halen aynı yerinde faaliyetine devam ediyor. 2000 yılında vefat eden Cevat Bey’in çok önemli bir antika tabak koleksiyonu mevcut. Bu koleksiyon Cevat İskenderoğlu varislerinin restoranlarında, dekorasyonun önemli bir parçası olarak sergilenmeye devam ediyor.
Kayhan’daki ilk dükkanda koyu ahşap renk kullanılmışken, Atatürk Caddesi’ndeki küçük “Mavi Dükkan”da 1933’den beri üç renk hakim: mavi, açık gök mavi ve beyaz. Bu dükkanın önemli özelliklerinden birisi de döner kebap dışında başka, örneğin tatlı gibi, bir ürünün satılmaması. Bir diğer ilginç özellik ise buradaki formika masaların adlarının olması; örneğin duvara asılı gemi resminin altında “gemi dibi”, sürekli gelen müşterilerin ismini koyduğu “bizim masa”, “vantilatör altı” ve “kapı dibi” gibi. Dükkandaki masalarda su hala cam sürahilerde servis ediliyor. Bu dükkanı bugün Cevat Bey’in oğlu İskender İskenderoğlu işletiyor. İskender İskenderoğlu kardeşleri Neslihan ve İlgihan Hanımlar ile birlikte Susurluk Ulusoy, Bursa Korupark AVM ve Bursa Carrefour AVM’de olmak üzere toplam 4 şubeye sahipler. İskender ve türevli markalarının İskender Efendi’nin üçüncü kuşak diğer varisleri tarafından da kullanıldığı restoran işletmeleri mevcut.
İlginç bir not: İskender İskenderoğlu’ndan öğrendiğime göre kimilerinin İskender adıyla bildiği bu yemeğin adı aslında İskender değilmiş. İskender adı mekânlarının, markalarının adıymış. Yaptıkları yemeğin adının ise “Pideli Döner Kebabı” olduğunu özellikle vurguluyor. Hali hazırda restoranlarındaki menülerde de bu şekilde geçiyormuş.
Köklü bir marka olunca haliyle yurtiçi ve yurtdışı pek çok yayında da haber olmuşlar. İskender Efendi’nin üç erkek çocuğu; Nurettin, Süleyman ve Cevat İskenderoğlu Bursa Kayhan’da doğan bu lezzet mirasını bir fiil çalışarak bir sonraki nesillere aktarmayı başarmışlar. Bugünkü adı ile ‘’Döner Kebap” Türk ve Dünya mutfak kültürüne eşsiz bir damak keyfi katarak, asırlar boyunca sürecek, neredeyse Türkiye’nin adı ile anılmaya başlamış ve dünyaya yayılmış durumda.
Bugün, İskender Efendi’nin yarattığı “Dönen Kebap” “İSKENDER”, “KEBAPÇI İSKENDER”, “İSKENDER KEBAPÇISI”, “BURSA İSKENDER KEBABI”, “BURSA İSKENDER KEBAPÇISI”, “BURSA KEBAPÇI İSKENDER”, “HAKİKİ İSKENDER KEBABI” ve “İSKENDER KEBABI” tescilli seri müşterek markalarıyla faaliyetine devam etmekte. Türkiye’nin en çok taklit edilen markaları arasında yer alan işletme, markalarının taklidi konusunda da yasal platformda mücadele etmeye devam ediyor.
Adres:
Tayyare Kültür Merkezi Yanı Atatürk Cad. No: 60 OSMANGAZİ BURSA
TEL: 0 224 2211076